Merhaba Korkuteli Burada Dergisi okuyucuları ben Emine Köken Psikolojik Danışmanım ve siz değerli okurlara günümüzde küçükten büyüğe çoğu insanın kâbusu olan panik atağı anlatacağım.
Panik atak bir travma olayı, herhangi bir kişi için, aşırı derecede örseleyici veya başa çıkması zor olan, kişinin varlığını tehdit eden, hatta öleceğini düşündürebilen, normal yaşamın dışındaki herhangi bir olay olarak tanımlanabilir. Depremler, yakınlarından birinin ani ölümü, tacize uğramak, herhangi bir kazaya ya da ölüme şahit olmak travmatik olaylara örnektir. Bu olayları ya da benzer durumları yaşamış kişiler çocuk da olsa yetişkin de olsa bazı sıkıntılarla baş etmek zorunda kalabilirler; eğer bu sıkıntıların etkisi yakın zamanda geçmezse Travma Sonrası Stres Bozukluğu teşhisi konabilir. Bu durum da panik atak’a zemin hazırlamaktadır.
Bir tehlikeye maruz kalınca verdiğimiz en doğal tepkiler kaçmak ya da savaşmaktır. Birey bunu kendisine zarar gelmesin diye yapar ve çoğu zaman bunu düşünecek zamanı bile olamayabilir. Travma yaşamış kişilerde bu normal denecek tepkilerde bir farklılık ortaya çıkmaktadır. Tehlikeli durumla karşılaşmış bir birey bundan bir şekilde etkilenir ve ileriki yaşamında normal denebilecek bir yaşam tarzına dönemiyorsa orada Panik Ataktan bahsedilebilir. Zamanla ya da tedaviyle bu süreci atlatmış kişiler normal hayatına dönebilirken panik atak yaşayan kişiler olaydan günler, haftalar hatta aylar sonra yine aynı stres durumlarını yaşabilirler.
Panik atak yaşayan kişilerde bazı tepkiler oraya çıkar, bunları üç başlık halinde ele alabilmek mümkündür:
1) Travmatik olayın yeniden yaşanması: Yaşanan travmatik olaydan haftalar ya da aylar sonra istenmeden akla gelen düşünce, görüntüler ya da rüyalar olabilir. Bu durumda birey olayı tekrar yaşamış gibi hisseder ve panik atak güçlenerek devam edebilir. Günlük hayat etkilenir bazen günü işlemez hale getirebilir.
2) Travmayla ilgili düşünce ve duygulardan kaçınma: Bu durum, genel bir uyuşukluk hissi ya da çevredeki insanlardan kopmanın yanı sıra olayın hatırlatıcılarından kaçmayı da içermektedir. Trafik kazası geçirmiş kişi uzun bir süre araba kullanmayabilir ya da arabaya dair her şeyden kaçma davranışı gösterebilir. Hem çocuklarda hem de yetişkinlerde; eskiden hoşlandıkları şeylerden zevk alamamaya başlama ve yalnız kalma isteğidir. Özellikle çocuklarda korkular ve kabuslar ortaya çıkabilir.
3) Fizyolojik uyarılma: Genel bir sinirlilik ve gerginlik halinin yanı sıra dikkat dağınıklığı, uyku bozuklukları ve belli konulara yoğunlaşamama durumunda olabilir. Bu kişiler her zaman kendilerini diken üstünde hissederler. Olaya maruz kalmış kişi, görsel ya da işitsel bir uyarıcıya maruz kalınca şiddetli tepkiler verebilir ve bu sesler-görüntüler ona travma olayını derinden hatırlatıp olayı tekrar yaşamasına sebep olabilir.
vioft2nntf|101001E398BFKoseYazisi|koseYazisiAciklama
vioft2nnt8|001001E398BF|DergiKorkuteliBurada|KoseYazisi|koseYazisiAciklama|499672E3-A2C9-4CA6-AC4C-175A3BA16478